Bugün bu yiğitler, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Filistin'de, Irak'ta ve dünyanın diğer bölgelerinde
eşi görülmemiş kahramanlıklar sergilemekte ve Hakk'ın şahitliğini yapmaya devam etmektedirler. İşte onlardan biri
henüz 19'unda yaşamının baharında, bu mücadelenin ön saflarında yer alan ve arzu ettiği şehadete kavuşan binlerce
gençten birisi olan Kayserili Furkan Doğan'dır...
Furkan da diğer akranları gibi güle oynaya büyüdü. Ta ki, bir şeyleri akletmeye başlayana kadar. Hayatının bu döneminde ümmetin halini düşünmeye başladı. Çevresinde ve dünyada olanlara sessiz kalamazdı. Çünkü O, bir müslümandı. Ve sahip olduğu iman, olanlara sessiz kalmasına engel oldu. Filistin'deki müslümanlara yardım etmeye karar verdi. Hayallerini ve rahat olan yaşamını bıraktı. Şehid olacağı topraklara yöneldi. Herkesin kendisine kardeş olacağı topraklara ama o topraklara varamadı. O, ulemanın yardım etmek farzdır çağrılarına icabet etme zamanın geldiğini düşündü. Yardım bölgelerine gidip gelen insanlarla konuştu. Müslümanların içindeki bulundukları zilletten kurtulmalarının yollarını araştırıyordu. Allah, hakkıyla iman eden bu gence rahmet etti, O'nu peygamberler, sıddıklar, salihler ve şehidler yoluna iletti. Furkan, Allah'ın, mazluma yapılan tecavüzlerin hiçbirinin karşılıksız bırakılmamasını istediğini biliyordu. Yıllardır siyonist kafirlerin zulmü, kızıl yüzünün tekrar gösterdiği Gazze'den gelen ve yankısı hala süren ses Furkanın Kur'an'dan öğrendiği yardım cihadını bizzat gerçekleştirmenin ve özlemini duyduğu şehadete ulaşmanın kapısını aralamıştı. O ses şöyle diyordu. "Ey İslâm ümmetinin aziz evlatları! Aranızda Allah'a verdiği sözde duranlar yok mu? İçinizde bu azmış ve sınırları aşmış köpeklere dur diyecek yok mu? Yahutta samimiyetle ve alçak gönüllülükle ellerini kaldırdığı zaman, duası kabul edilecek bir kişi yok mu? Bizi dualarınızda da mı unuttunuz? Nerede gece yarılarındaki ısrarlı dualarınız? Şimdi dualarınızda unutacaksınız da, ne zaman hatırlayacaksınız? Allah Rasulu şehid olan 70 arkadaşı için dualar etmişti. Bugün binlerce müslüman kardeşiniz öldürülürken sizin dualarınız, yardımlarınız nerede? Siz nerdesiniz? Müslümanların başlarına bir felaket geldiğinde Allah'a yalvarınız. Onların zafere ulaşmaları için her türlü desteği vermekten kaçınmayınız." Mavimarmara ve Furkanın şehadeti, yaşadığı cahiliye toplumun ve bende müslümanlardanım diyen fakat müslümanların içinde bulundukları zilletten kurtulması için kılını bile kıpırdatmayan insanlara karşı bir ihtar ve direnişin yeniden ayaklanışı olacaktır inşAllah. Allah Furkanın ve tüm şehidlerimizin şehadetlerini kabul etsin. O'nun şehadetini tüm insanlığa bir nûr, Allah düşmanlarına da ateş kılsın inşaAllah. Çevredeki insanlar, O'nu çok seviyorlardı bana öyle geliyordu. İslâm'a çok yatkındı. İnsanları çok seviyordu, insanlarda O'nu çok seviyorlardı. Çok şirin bir çocuktu. Allah, herkesin içine sevgi vermişti gerçekten. Filistin'de, Bosna'da, Çeçenistan'da müslümanlara yapılan bu zulmü gerçekten kınıyordu ve gerçekten çok üzülüyordu. "Ortada erkek yok mu? Bu mazlumlara, bu kadınlara, yardım edecek bir erkek yok mu?" diyordu. Bir arkadaşı Furkanın gemiyle Gazzeye gitmek için her şeyin hazır olduğunu ve birkaç güne kadar yola çıkacağının haberini aldığında sevincinden yerinde duramaz olduğunu, Allah'ın O'nun yüzündeki nûr'u artırdığını ve Furkanın yüzüne eskisi gibi bakamadıklarını, yüzünün haya edilecek bir güzelliğe söylüyor. Mavimarmarada ki tanıyanlar ve arkadaşları, henüz 19'unda Firdevs'e varis olan yiğidimizi haya, ahlâk ve takvaya bürünmüş bir güzel olarak tarif ediyorlar. O hayatının baharında şehadeti kazanan yiğit bir gençti. O, Rabbinin cennetine aşıktı... Rabbi de O'nun isteklerini kabul etti ve O'nu şehidlerin mertebesine çıkardı. VAllahi, O'nu, uzak-yakın hiçbir iş için üşengeçlik yaparken görmedim. Bir bakıyordum kantinde kardeşlere yardım ediyor bi bakıyorum elinde kamera çekim yapıyordu. Furkan, çok takvalı, mazlum ama cesur bir gençti. O hepimizden yaşça küçük olmasın rağmen davranışlarıyla bize örnek oluyordu. Rabbim, O'nu Firdevs'i A'la'da ağırlasın inşaAllah. O, peygamberin de dediği gibi, "Az zamanda çok iş yapan" birisiydi. Euzu billahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi rabbil a'lemin vessalatü vesselamu a'la Muhammed Hamd olsun Allah'a ki, bize İslâm nimetini bahşetti. Bizleri Karanlıklardan nur'a çıkaran Allah'a hamd olsun. Elhamdulillah ki, Rabbimiz bize İslâm'ı, O'nu yaşamayı, Allah'a kulluk etmeyi,, peygamberi
önder seçmeyi nasip etti.
Benimde acizane kardeşlerime vasiyetim. Sabırlı olsunlar, geride kaldık diye üzülmesinler, dualarında ısrarlı olsunlar. Peygamberimizin bir hadisi var. "Kul benim duam kabul edilmedi demeden önce Allah O'nun duasını muhakkak kabul eder". Elhamdulillah, Allah bana bunu gösterdi. İnşAllah geride kalan kardeşlerim bana dua ederler, ben de onlara dua edeceğim. Rabbim hepimizi cennetinde, Peygamber (as.)'in etrafında, sıddıklarla, salihlerle ve şehidlerle beraber oturmayı, muhabbet etmeyi ve cennette sefa sürmeyi nasip eder inşaAllah. Amin Mavi Marmara'dan Bir Müslüman 06.11.2010 |